Küçük bir şehirde yaşıyorum. Maalesef… Geçenlerde bir arkadaşımla konuşurken, “mutlu musun burada yaşamaktan?” diye sordum.

“Hayır” dedi. “Ben yaşamıyorum sanki burada, sadece çocuğumu büyütüyorum, evliliğimi sürdürüyorum, çalışıyorum,ama yaşamıyorum” dedi.

Üzüldüm.

Ama sonra düşündüm ve  “daha ne olacaktı ki?” dedim.

Evini aldın, çocuğun var, işin var, mutlu( dışarıdan bize görünen) bir evliliğin var, maddi sorunlarınız yok. Eee daha ne bekliyoruz ki hayattan?

 

tree 

Maddi ve de manevi olarak, bahsettiğim arkadaşımdan çok daha kötü durumda olmamıza rağmen, ailemde sürekli güncellenen! bin bir tane sorun olmasına rağmen,

Hani o arkadaşımın konumuna gelsem “oh be dünya varmış” diyecek olmama rağmen

Ben hala hayaller kuruyorum geleceğe dair.

 

Olabileceklerin çok üstünde hayaller hem de.

Mesela ısrarla yurt dışında yaşamak istiyorum (Bulunduğumuz şehirden tatil için bile çıkma fırsatı bulamamamıza rağmen)

Dünyayı gezmek istiyorum. ( Ne maddi ne de manevi imkanlar olmamasına rağmen)

İnsanlık adına güzel bir şey başarmış olmanın gururunu yaşamayı düşlüyorum. (Hali-hazırda çığır açacak dahiyane bir fikrim ve zekam olmamasına rağmen)

 

Aslında yapılabilecek ama yapma gücünü nedense! bir türlü kendimde bulamadığım

Bulursam beni en çok mutlu edecek hayalim:

Ailemi mutlu görmek (en azından onlara bir ev alabilmek)

 

Eee al diyeceksiniz.

Evlenince kolay olmuyor öyle her şey.

Çalışsan da, para da kazansan, olmuyor işte.

Tek başına kararlar alıp uygulayamıyorsun artık.

Zaten var olan maddi şartlar, müsaade etmiyor şu an ev almaya filan.

 

En azından sobalı evden kurtulsalar istiyorum. Daha düzgün bir eve çıksalar. (Bizim)Evimiz çok ısınıp camı açtığımda “Acaba babam üşüyor mu?” diye düşünmesem. ( Açık besi hayvancılığı denen işle uğraşıyor köyümüzde  kendisi şu an). Acaba kardeşimi (çok tatlı bir down sendromludur kendisi) ve bizi neler bekliyor bilebilsem, önlem alabilsem, yardım edebilsem. Acaba diğer dört kardeşim ne olacak, iş bulabilecekler mi ? (Buradan en az 3 çocuk diye bağıranlara da tek maaşla 5 çocuk büyüten ailemi örnek gösterip hiç de kolay olmadığını belirtme gereği duydum nedense!)

 

Bunun haricinde  önceki yazımda bahsettiğim gibi, tam bir belirsizlikler branşı imiş seçtiğim branş.   Her gün değişen bir şeylerden, mesleğimizi yapamaz hale geldik. Bir  de norm olayı var ki evlere şenlik. Bütün okullarda norm fazlasıyız ve okuldan okula sürüklenip, “Öğretmen misiniz?” sorularına maruz kalmaktan sıkıldık. (Pc toplayıp tamirat yapmaktan, teknik servis olduğumuzu zanneden öğrenciler var)

 

Eşim ticaret hayatına atıldı, inşallah güzel şeyler olacak ama bu arada ben de oğlumu yapayalnız büyütmek zorunda kaldım sanki. Çat kapı gidebileceğim komşularım yok, alışveriş merkezi vs yok, hava soğuk, annem uzak. Bazen ölesiye yorulduğumu hissediyorum ama..

 

Herkesin hayatında sorunlar, zorluklar var biliyorum.

Hatta belki de benden daha fazla sorunları olan ama daha umutla bakanlar var hayata (örnek annem)

Ama Allah var ya bazen bazı arkadaşlarım gibi tek derdim:

“Ayy bu yaz nereye tatile gitsek”  yada “Saçımı bu kez ne renge boyasam” olsun istiyorum.

Bazen içimden geçen ve belki de verilmesi gereken cevabı sonunu düşünmeden pat diye söylemek istiyorum.

Hatta bu aralar tek başıma Ankara’ya gidip Karanfil(Kızılay)’de saatlerce gezip,  sonra bi kafede oturup kumpir eşliğinde  bi bardak çay içip geri döneyim istiyorum. (6 saat gidiş, 6 saat geliş, bir de eşim ve oğlum bensiz ne yapar durumu engel tabii)

 

Biraz karış mıyım neyim? Bilgisayarlar gibi benim de formatlanmaya ihtiyacım var galiba. “Sömestr tatili de geldi  bak tam zamanı” demeyin sakın ha! Başka türlü bir tatil benim istediğim..

 

hayaller

 

Neyse..Ben yine  hayal kurmaya devam edeyim en iyisi.

Hayallerimi gömmeyeyim toprağa.

Değil mi?!